İşi ne kadar eğlenceye vurursam stresim o kadar azalır diye düşündüğümden midir nedir yine bir uçak maceramı yazarım diyordum 28 Eylül gecesi saat 11 gibi, pilinin şarjı artık bir saat bile zor dayanan diz üstü bilgisayarımı, dizlerimin üstüne koyduğumda. Ama bilgisayarı bir kez açtınız mı saatin nasıl geçtiğini anlamıyor insan. Yazmaya başladığımda saat çoktan gece yarısını bulmuştu bile ve tarih artık 29 Eylül’ dü. Bunu fark ettiğimde, o an içimden çok ama çok başka bir şeyler yazmak geldi.
Bir erkek düşündüm gözleri bana sevgiyle bakan.
Bir erkek düşündüm yemek yapamadığımı, ev işinden de pek anlamadığımı düşündüğü halde, bir ömür boyu aç kalma pahasına bana bir yastıkta kocamayı teklif eden.
Bir erkek düşündüm, evliliğimizin daha altıncı ayında geçirdiğim ciddi rahatsızlıkta soğukkanlılığını hiç bozmayan ve altı aylık tedavi boyunca bana tam destek hep destek olan.
Bir erkek düşündüm, kanepede uyuyup kaldığında üstüne bir battaniye örtmeyi hep unutuyor olsam da, donmuş ve sırtı tutulmuşken bile bu durumu çok dert etmeyen.
Bir erkek düşündüm, hem iş kadını, hem ev kadını olmaya çabalarken depresif bir moda girdiğimde beni rahatlatmak için ne gerekirse yapan.
Bir erkek düşündüm, sırf ben her sabah köprü geçmeyeyim, trafikte cebelleşmeyeyim diye işyeri Avrupa yakasında olduğu halde, Anadolu yakasında oturmaya itiraz etmeyen, hatta oturduğumuz daireyi pek sevse de, sırf ben mutlu olayım diye harıl harıl taşınacak yeni bir daire arayan ve üstelik bulan.
İşte bu erkek benim kocam, diğer bir deyişle başıma gelen en güzel şey.
Bugün evliliğimizin tam beşinci yılı. Her sene farklı bir şekilde kutlamak istiyor insan bu özel günü ama bu şekilde kutlamak da çok güzel sanırım. Beni bu kadar çok seven ve benim de bu kadar çok sevdiğim eşime, hayatı benimle paylaşmayı tercih ettiği için çok teşekkür ediyorum. Her seçiş bir vazgeçiştir derler ya beni seçerek vazgeçmiş olduğu her şey için de ona çok teşekkür ediyorum. İyi ki var. İyi ki yanımda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder