Temmuz ayındaki deniz tatilimiz sırasında keşfettik biz İmbat Moteli. Uzun süreden beri ilk defa bir tatile otel rezervasyonu yapmadan çıkıyorduk. Hazır çocuk filan yok, gezer bakar beğendiğimizde kalırız dedik. En kötü ihtimal arabada sabahlardık ki bu da bizim durumumuzda alınabilecek bir riskti.
Tesisin adını bir arkadaşımızdan duymuştuk ancak Butik Oteller 2010 kitabında da yer alması bizim için avantaj oldu. Kitaptaki fotoğraflar ve açıklamalar iyi gözüküyordu. Tesis, bizdeki pek çok butik otel gibi aslında bir aile işletmesi. Restoran, plaj bar, motel kayıt gibi işleri götüren 4 genç delikanlı var. Cıva gibiler maşallah. Hizmet kalitesi ve hızı insana isteyince oluyor dedirtecek cinsten. Tesis kişi başı 120 TL tam pansiyon konaklama ile hizmet veriyor. Yemeklerde su orta büyüklükte bir sürahi ile geldiği için ekstra değil. Bunun dışında içilen yenilen ekstra kapsamında. Bu da pek gözünüzü korkutmasın tesisin fiyatları normal seviyede ve günlük ortalama 60 TL verdik iki kişi. Bu paraya akşam yemeğinde içtiğimiz şarap, öğlen içilen bira, yenilen patates, çay, kahve hepsi dahil. Bu hesapla ortalama 150 TL’ ye bir kişi her şey dahil bir gün konaklayabiliyor.

Tesis teras şeklinde düzenlenmiş 3 katta yan yana 6 odadan oluşuyor. Toplam 20 oda kadar var anlayacağınız. Bu da tesiste maksimum 60 kişi filan eder ki bence sayı gayet az. Zemindeki odalar 2010 yılında yenilenmiş. Tabii biz bunu tesise gelirken bilmiyorduk. Alt odalar biraz farklı demişlerdi. Ancak içine girince anladık ki biz yukarıda üç yıldızlı otel odasında kalırken alt kattakiler beş yıldızlı otel odasına aynı ücreti ödüyorlarmış. Motelden Cunda’ ya gidiyoruz diye ayrılıp tornistan motele dönmesek haberimiz olmayacak. Düşünün gecenin ikisi olmuş neredeyse 350 km yol yapıp çıkış yaptığımız otele dönmüşüz. Gözler uykulu. Alt kat oda vardı size ayarladım diyor Ali. Biz de heyecan, tepki yok. Şaşırmıştır çocuk. Kapıyı açtı girdik odaya. Ali’ yi tanımasak karanlıkta başka otele girdik diyeceğiz, anlayacağınız o kadar fark var. O yüzden siz siz olun ısrarla alt kattaki odalardan isteyin. Hatta işinizi şansa bırakmayın önceden yer ayırtın derim. Odalarda klima var, televizyon yok ancak yenilenen odalara anten yeri koymuşlar. Hoş restoranın kapalı bölümünde büyük ekran bir televizyon vardı ama biz orada kaldığımız sürece açan olmadı.
Sabah kahvaltısı 08:30 - 10:30 arası açık büfe. Ne vardı derseniz. Peynir (beyaz ve kaşar), zeytin (siyah ve yeşil), 6 çeşit reçel (kayısı, gül, portakal, incir, çilek, şeftali), domatesli biberli aperatif, sucuklu yumurta, yumurta (katı ve rafadan), domates, salatalık, yeşillik (nane, maydanoz), kayısı, kuru üzüm, köy ekmeği filan. Peynir tesisin sahibi Seyfettin Bey’ in Gülpınar’ daki mandırasından, zeytinler, domates filan hep bahçelerinden. Yediklerinizin lezzetinden de anlaşılıyor zaten bu durum. Hatta giderken satın bile alabiliyorsunuz.
Öğle yemeği menüsü 4 tabak servis ediliyor saat 13.15 ile 15:00 arası. Türlü, fırında patates yemeği, karnıyarık, taze fasulye, kıymalı börek, peynirli sarma börek. Salata, karpuz, cacık her öğlen var sayılır.
Akşam yemeği menüsü öğlenden bir tabak fazla ve saat 20:30 ile 22:00 arası. Çorba yanında salata ve zeytinyağlılar geliyor tek tek. Zeytinyağlılar süper, hele kızartmalar vardı ki ben böyle bir şey yemedim. Sanki yağda kızartılmamışlar. Hiç mi yağ çekmez şu kızartmalar anlamadım. Patlıcan, biber, kabak kızartmalar enfesti kısacası. Ardından ana yemek geliyor ki 4 gecenin 3 ünde balık vardı. Hamsi dışında pek balıktan anlamam ama çupra buğulama, karagöz tava, levrek ızgara filan yedik sanırım. Neyse özünde balıktı hepsi ve benim gibi kırmızı et tutkunu biri için çok lezizdiler. Ana yemek sonrası da tatlı veya meyve veriyorlar tercihinize göre. Ben karpuzu tek geçtim ancak irmik helvası, ev baklavası filan da vardı. Tüm yemekleri Mecburiye teyze yapıyormuş sonradan öğrendik.
Deniz için söylenecek fazla bir şey yok. Kaş kadar da olmasa da süper bir turkuvaz renginde. Taşlık olduğu için de pırıl pırıl. En az 7-8 çeşit balıkla birlikte yüzüyorsunuz. Su sıcaklığı 23-25 derece arası. Çok sıcak değil gibi duruyor ama bir kez girdikten sonra canlandığınızı hissediyorsunuz. Herkes palet-şnorkel balık görme, ölmüş kestane toplama peşinde. Ama şanslı kocam, ahtapot ve tarak şeklinde istiridye bile gördü. Ahtapota bakmaya hiç yeltenmedim ama tarağı ben de gördüm. Sahil olmadığı için iskeleden giriliyor denize. İki tahta merdiven var. Çok rahat denize girilip çıkılıyor. Şezlong ve şemsiyeler iyi durumda ve yeterli. Duş ve küçük bir plaj barı var. İçecekleri oradan servis ediyor bizim delikanlılar.
Restoranın yanında bir de hamak ve plaj yastıklarının olduğu bölüm var ki ağaç altı gölge şeklinde, yanda şırıl şırıl akan bir küçük şelale yapmışlar. Tam yemek sonrası kestirmek için. Biz mi şanslıydık bilmiyorum ama tesiste az da olsa çocuk vardı ama sanki hiç sesleri çıkmıyordu. Tam dinlenmelik.
Bir de unutmadan cep telefonları sadece iskelede iyi çekiyor. Ulaşılmamak isteyenler için süper fırsat. Tesiste sanırım ortak bir dizüstü bilgisayar var ve isteyen kullanıyor. Ancak kendi bilgisayarlarınızla da internete bağlanabiliyorsunuz bedavaya. Restoranın kapalı bölümünde bir şömine ve okumak için de bir sürü kitap var.
Derim ki eğer yolunuz Çanakkale – Ayvacık civarına düşerse İmbat Motele mutlaka bir uğrayın ve bizden de selam söyleyin. Biz çok keyif aldık tesisteki sakinlikten, hizmetten, yemeklerden umarım siz de keyif alırsınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder