15 Aralık 2010 Çarşamba

15 Aralık 1971 Çarşamba

Nihayet sıra bana da geldi. Bundan tam 39 sene önce 15 Aralık sabahı saat 5' e 5 kala dünyaya merhaba demişim. Normal doğumla hem de. O zamanlar sezaryen ile doğum bugünkü gibi moda değil tabi. Kadınlar doğal şekilde doğumlarını yapıyorlar. Doktorlar sağolsun şimdi ki doğumlar hep randevulu.

11 Aralık 2010 Cumartesi

Ocean SPA - Avantgarde Hotel - Zincirlikuyu > İstanbul

Şu aralar kocayla birlikte masaj odası masaj odası geziyoruz. Nerede bir masaj ilanı biz orada. Bugüne kadar aklımız neredeymiş diyoruz resmen. Yılda bir iki kere ancak gidiyorduk bu seneye kadar. Ama şu ara her ay bir masajdayız. Son keşfimiz de Zincirlikuyu' daki AvantGarde Hotel.

5 Aralık 2010 Pazar

15 Kasım 1976 Pazartesi

Doğumgünü geldiğinde en çok sevindiğim kişi kim diye düşündüm dün. Sandığınız gibi ben değilim aslında, kardeşim. Onun doğumgününü kutlamak benimkini kutlamaya sadece 1 ay, yılbaşına ise sadece 1,5 ay kaldı demektir. Yılın en bol hediye zamanı yani. Eskiden KDV fişlerini doldurma stresi de olurdu bu dönemde ama neyse ki kalktı o iş ortadan.


7 Kasım 2010 Pazar

Bursa Seyahati

İstanbul' a aşık, trafiğine, karmaşasına, gürültüsüne ve kirli havasına rağmen bu şehirde yaşamaktan vazgeçmemiş çoğunluktan biri olarak, ayda bir kez şehirden uzaklaşmanın, şehir hayatından yıpranan bizleri daha güçlü, sağlıklı ve mutlu hale dönüştürdüğünü düşünen insanlardanız karı-koca. O yüzden, haftasonlarında, kısa tatillerde, Şile, Ağva, Sapanca, Kartepe, Polonezköy, Kilyos, Çatalca gibi İstanbul' a yakın yerlere kaçmaya bayılıyoruz. O günübirlik gezilerden pek keyif alıyoruz.


6 Kasım 2010 Cumartesi

Çınar Restoran - Bursa > Trilye

Bursa' ya uğramışken Trilye' de balık yemeden İstanbul' a dönmek olmazdı tabii. Trilye, yeni ismiyle Zeytinbağı, Mudanya' dan sadece 11 km uzaklıkta güzel bir sahil kasabası. İstanbul' dan gelirken hızlı feribotu tercih edenler için de ulaşım hayli kolay bence.

4 Kasım 2010 Perşembe

Taş Ev - Bursa > Cumalıkızık

Hiç hesapta yokken son dakikada bir Bursa seyahati planladık 29 Ekim' in olduğu haftasonu. Başta, bardaktan boşanırcasına yağan yağmur yüzünden, ne işimiz var bizim yollarda, otursaydık evimizde dediysek de, bugün iyiki de gitmişiz diyoruz. İlk günkü yağmurdan sonra, ikinci ve üçüncü gün hava harikaydı. İnsanın içini ısıtan bir güneş ve dışarıda dolaşmaya müsait keyifli bir hava vardı Bursa' da.


28 Ekim 2010 Perşembe

Çalış Çalış Nereye Kadar ?

Bugün düşündüm de evi otel gibi kullanmışım geçtiğimiz üç hafta boyunca. Sabah evden yedi ile sekiz arası bir saatte çıkmışım. Eve geliş saatlerim ise akşam dokuz buçuk ile onbir buçuk arasında değişmiş bu dönemde. Kocamdan çok, iş yerindeki arkadaşlarımı görmüşüm. Koca' yı da "otele" pardon "eve" aynı anda denk gelirsek görmüşüm. Bu süre de toplasanız üç hafta boyunca on saati geçmez herhalde.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Trafik çilem

Kendim ettim kendim buldum. İnsan eder mi demeyin, evet eder ve de bulur. Herşey Anadolu yakasında, şehrin trafikten en az etkilenen semtindeki dairemizden taşınmak istememle başlamış meğerse, şimdi daha iyi anlıyorum. Taşınmayı çok istesem de Avrupa yakasına taşınmayı istemiyormuşum. Geç de olsa anladım.

10 Ekim 2010 Pazar

Neden Atamıyorum ?

Evet atamıyorum. Herkes mi benim gibi mi bilemiyorum ama evet ben atamıyorum. Neyi atamıyorsun diyeceksiniz. Giyecek, yiyecek, biblo, ilaç, kitap, defter, kalem, hediye paketi, hediye kutusu aklınıza ne gelirse artık.

10 Ekim 1970 Cumartesi

Bizimkiler bundan tam 40 yıl önce evlenmişler. 40 yıl dile kolay. İnsana söylerken bile ne kadar uzun geliyor değil mi ? Acaba yaşanırken de o kadar uzun geliyor mudur insana ? Hiç sanmam.

9 Ekim 2010 Cumartesi

Sumahan Otel - İstanbul > Çengelköy

Kocamla yıllar önce gittik biz Sumahan Otel' e. Benim için sürpriz olduğundan belki -bir gün o sürprizi de yazarım - , ben de özel bir yeri vardır bu otelin aslında. "Sumahan on The Water", Çengelköy' de, Boğaz' ın kıyısında hayli küçük sayılabilecek ve adı gibi suyun üzerinde bir butik otel.

30 Eylül 2010 Perşembe

Başka bir İzmir Uçuşu

“Final Destination” türkçe adıyla “Son Durak” film serisinin ilkini seyretmeyen yoktur herhalde. Ya da en azından seyretmese bile pek çok kişi filmin konusu hakkında bir bilgi sahibidir eminim. İki, üç derken sanırım beşinci devam filmi de çekildi serinin. Film Alex adlı genç kızın lise arkadaşları ile beraber Paris’ e gezmeye gitmeye hazırlanması ile başlar. Uçağın düşüşünü önceden gören Alex arkadaşlarını uyarır. Uçağa binmenin iyi bir fikir olmadığına ikna eder ve uçak da gerçekten düşer. Ancak film boyunca, böyle bir kazadan kurtulmalarına rağmen Alex’ in arkadaşları garip bir şekilde bir bir ölür. Cinayetlerin yerini ve zamanını önceden sezmeye başlayan Alex ise film boyunca ölüme karşı koymaya çalışır.

29 Eylül 2010 Çarşamba

29 Eylül 2005 Perşembe

İşi ne kadar eğlenceye vurursam stresim o kadar azalır diye düşündüğümden midir nedir yine bir uçak maceramı yazarım diyordum 28 Eylül gecesi saat 11 gibi, pilinin şarjı artık bir saat bile zor dayanan diz üstü bilgisayarımı, dizlerimin üstüne koyduğumda. Ama bilgisayarı bir kez açtınız mı saatin nasıl geçtiğini anlamıyor insan. Yazmaya başladığımda saat çoktan gece yarısını bulmuştu bile ve tarih artık 29 Eylül’ dü. Bunu fark ettiğimde, o an içimden çok ama çok başka bir şeyler yazmak geldi.


26 Eylül 2010 Pazar

Lüksemburg seyahati

Demiştim ya ben de pek çok uçak hikayesi varmış yeni farkettim diye. Bu hikaye de neredeyse on yıllık. Uçağa sanırım ikinci binişim. İlki 1999 yılındaki Amerika seyahatim sırasındaydı ki bence bir ilk için üç artı dokuz saat neredeyse 12 saatlik gidiş ve de dönüş çok dayanılır bir şey değil. Neyse ki ilk binişim olunca anlamamışım. Şimdi olsa iki kere düşünür ve vazgeçerim.

12 Eylül 2010 Pazar

Amerika Seyahati - I

1999 yılının Ekim ayı. Lisedeki en yakın kız arkadaşlarımdan bir tanesi ile birlikte Amerika’ ya gidiyorum. İlk yurtdışı seyahatim. İlk uçak seyahatim. İlk Amerika seyahatim. Kız başıma ilk seyahatim. En baştan beri bir sürü “ilk” ile dolu bir seyahat anlayacağınız.

11 Eylül 2010 Cumartesi

Prag Seyahati - I

Prag’ daki iş seyahatimden İstanbul’ a dönüyorum uçakta. Seyahat tek başına olunca, insanın düşünmeye çok vakti oluyor tabii. Yılda bir ya da iki gidiş-dönüşü geçmeyen uçak seyahatim olmasına rağmen yazacak bir sürü uçak maceram bile varmış yeni fark ettim.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Sarı Köşk - İstanbul > Emirgan

Günlerden Pazar. Yeni bir sabah ve biz yine bilindik bir mekana gitmekle, değişik bir mekan keşfetmek arasında bocalamaktayız. Neyse ki değişik yerler görme sevdamız ağır bastı ve kendimizi Emirgan Korusu’ nda bulduk öğlene doğru. Bu kadar yıllık İstanbul’ luyum, Koru’ nun içini ilk defa görüyorum. Ne kadar büyük ve ne kadar yeşil.


28 Ağustos 2010 Cumartesi

Caffee Plus - İstanbul > Maslak

Hiç aklıma gelmezdi blogumda bir hastane kafeteryası hakkında yazı yazacağım. Ama işte o da oldu. Allah düşürmesin diyorum ama olur da düştünüz ya da bizim gibi evinize yürüme mesafesinde, Acıbadem Grubu’ nun yeni hastanesi Acıbadem Maslak içindeki Caffee Plus’ a gidebilirsiniz.


26 Ağustos 2010 Perşembe

Juke Box - İstanbul > Maslak

Avrupa yakasına taşınınca İstinye Park’ a yolumuz daha sık düşer oldu. Herkes oradaki her yeri bizden daha iyi biliyordur kesin ama ben yine de hiç bilmeyenler için Juke Box’ ı hem de Ramazan ayında öneririm.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Timothy s Cafe - İstanbul > Yeniköy

Karı koca pek severiz yeni yerler keşfetmeyi. Anadolu yakasında otururken keşfettiğimiz Ajia Otel, kararsız kaldığımız sırada sabah kahvaltısı için gittiğimiz en banko yerdi. Ancak neredeyse 4 aydır Avrupa yakasındayız. Bu Cumartesi de evden yine nereye gideceğimize karar vermeden çıktık ve Timothy’s Cafe’ yi keşfettik.

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Tarkan Bianca Beach Konseri - Bodrum > Gümbet

Tarkan’ ın sesini çok severim. Sahne enerjisi, dansı pek hoşuma gider. Kesin bir konserine filan gittiğimi sanacaksınız ama kendisini bir kere bile canlı olarak sahnede izlemiş değilim. Düşünceli kocamın müthiş sürprizi olmasa, izleyeceğim de yoktu zaten.

17 Ağustos 2010 Salı

Richmond Nua – Adapazarı > Sapanca

Başka yazılarımda da bahsetmişimdir, bizim gibi çocuksuz evli çiftlere hitap eden otel bulmak pek kolay olmaz ülkemde. Benim de tecrübe ettiğim, bir Hillside Beach Club’ daki “Adult Beach” (Yetişkin Kumsalı) var bir de Richmond Nua.


Kaktüs Çiçeği Otel – Bodrum > Göltürkbükü

Kaktüs Çiçeği Otel Bodrum seyahatimizdeki son duraktı. Göltürkbükü girişinde küçük sevimli bir tesis. Otel denize sıfır. Tatilimizin son iki günü için yeni bir otel ararken internette bulduk bu oteli. Öyle tavsiye ile filan da gitmedik ama o yakınlarda otel arayanlara tavsiye ederiz. İşletmecisi Neay hanım ve Fransız eşi çok tatlı insanlar. Tatlı da bir kızları var.

15 Ağustos 2010 Pazar

Aquarium Balık Restoranı – Bodrum > Gümüşlük

Bodrum’ da en güzel balık Gümüşlük’ te yenir derler de bizim gibi seyahate apar topar çıkanlar artık ne bulursa onu yer gibi oluyor. Neyseki Bodrum seyahatimizdeki son gecemizde, Gümüşlük’ e gittik ve sahile inerken sağdaki ilk restoran olan Aquarium’ da bir haftalık tatilimizin en güzel balığını yeme şansına eriştik.

13 Ağustos 2010 Cuma

Mar Otel - Bodrum > Turgutreis

Son dakika, planlama yapamadan çıktığımız Bodrum yarımadası tatilimizin ilk durağı olan Mar oteli Butik Oteller 2010 kitabından bulduk. Denize sıfır ve küçük şirin bir otel Mar. Turgutreis merkezden araç trafiğine kapalı Şevket Sabancı caddesini takip ederseniz Şevket Sabancı villasına gelmeden önceki ilk otel diyebilirim. Önüne aracınızı da rahatlıkla park edebiliyorsunuz.
 

Dalyan Club Açık Hava Sineması - Fenerbahçe

Haziran ayının sonunda ekibimden bir arkadaşımın düğün töreni için gitmiştik Dalyan Club’ a. Havuzun yanındaki çimenlik alanda koca bir beyaz ekran vardı. Düğünde gösterdikleri barkovizyon gösterisini niye bu büyük ekranda göstermiyorlar diye düşünmüştük o an ama demek ki sadece sinema gösterimi için kullanıyorlarmış o ekranı.

Funda Arar – Turkcell Kuruçeşme Arena

Turkcell Kuruçeşme Arena konserlerinde Yaşar’ dan başka, fırsat bulup Funda Arar’ a da gittik.  İlk gece son 15 dk da konsere gelince kokteyl tarzı masaya dayanmış şekilde, tüm konseri ayakta dinlemiş olmanın da acısıyla 45 dk önce içerdeydik bu sefer. Dokuzu biraz geçe başlayan konserin konsepti 70’ li 80’ li yılların meşhur parçalarıydı. Funda’ nın sesi ile birleşince nasıl harika bir gece geçirdiğimizi anlatmama gerek yok sanırım.


6 Ağustos 2010 Cuma

Herşey nasıl başladı ?

Blog maceram tatilde kaldığımız tesisi, yemeklerini, huzurlu ortamı ve denizi çok beğenmemle başladı. Keşke bunları bir yerlere yazabilsek diyordum sahilde güneşlenirken. Çocuksuz evli çiftlerin tercih edebileceği mekanları bulmak hiç de kolay olmuyordu tatil planlarken. “Neden sen yaz mıyorsun” dedi kocam o en destekleyici haliyle. Yazmaya teşvik etmekten çok mızmızlanmalarımdan kurtulmaktı belki asıl amaç ama olsun.

İşte karşınızdayım...

5 Ağustos 2010 Perşembe

İzmir - İstanbul uçuşu

İzmir’ den İstanbul’ a uçakla kaç saatte gidilir diye sorsanız, herkes 40 ile 50 dk arasında bir şey söyler. İzmir dediğiniz hemen şurası. Hop kalkıyorsun, hop iniyorsun. Hosteslerin servisleri toplamaya bile zor fırsatları oluyor diyorsunuz ama siz yine de bu 50 dk olayına güvenerek program yapmayın.


31 Temmuz 2010 Cumartesi

Yaşar - Turkcell Kuruçeşme Arena

Bu gece kocamla Turkcell Kuruçeşme Arena’ daydık. Uzun mesailer sayesinde yorucu geçmiş haftanın bu son gününde, hem de hiç planda yokken ortaya çıkmış bu program çok da güzel oldu. Hele de Yaşar’ ın performansı -bazılarına göre belki ortalamanın üstüdür sadece- ama bence gayet güzel olunca pek keyifli bir akşam geçirmiş olduk.

27 Temmuz 2010 Salı

Paşabahçe - Maslak

Bana mı denk geldi yoksa Paşabahçe mağazalarında işler hep böyle mi yürüyor bilmiyorum ama kadınların bayıldığı alışveriş işi nasıl bu kadar ters gider, insanı bezdirir ben anlamadım doğrusu. Halbuki bir sene kadar önce yine Paşabahçe’ den alınmış bir hediyeyi sorunsuzca değiştirmiştim. Tek suçlu ben olamam sanırım okuyunca göreceksiniz Paşabahçe’ nin de biraz suçu var.

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Erkeklere Hediye Almayın

Benim gibi hayatını planlar ve programlar üzerine kuranlara, bazılarının çok da üzerinde durmadığı günlük pek çok iş, bir “yapılacaklar” listesi halinde kara bir bulut gibi çöker. Benim bulut da şu ara bir büyüdü ki sormayın, yağmazsa, ben gümbür gümbür çakacağım artık kime denk gelirse.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Keyif Aldıklarım

Odun ateşi kokusuyla Cumalıkızık köyünün taşlı sokaklarında yürümek
Richmond Nua’ da jakuzili odada evlilik yıldönümü kutlamak
Kaş Bahçe Restoran’ da yoğurtlu semizotu yemek
Marmaris Selimiye’ de balıklarla birlikte yüzmek
Ayvacık – Yeşilyurt Kısık Konağı’ nda kışın şömineli suit odada konaklamak
Beylerbeyi Sumahan Otel’ den Boğaz Köprüsünü izlemek
Antik Mantı’ dan sarımsaklı yoğurtlu mantı yemek
"Lord of The Dance"i (Micheal Flatley) seyretmek
Dizimax' ta House seyretmek

22 Temmuz 2010 Perşembe

Fishmekan - İstanbul > Arnavutköy

Fishmekan Arnavutköy’ e gittik dün gece. Adından da anlaşılacağı gibi bir balık restoranı. İşten zamanında çıkarız diye rezervasyon yaptırdık ama benim uzayan toplantı sağolsun kocam arabanın içinde balık gibi olmuştu gelmemi beklerken. Neyse ki akşam sekizdeki randevumuza sadece 45 dakika geç kalarak vardık restorana.

Psycho - Cunda

Sapık (Psycho) filmini sanırım pek çok kişi hatırlar. 1960 tarihli siyah-beyaz bir korku ve gerilim filmi. Alfred Hitchcock çekmiş. Detaya gerek yok konu özetle sevgilisi Sam ile buluşmaya giden Marion’ un (Janet Leigh) meşhur Bates Motel’ de konaklamak zorunda kalması ile başlıyor. Moteli Norman Bates (Anthony Perkins) adında ve annesiyle saplantısı olan genç bir adam işletmekte. Beraber akşam yemeği yiyorlar ve Marion odasına çekilerek duş almaya karar veriyor. Sonrası tahmin edebilecegiz gibi korku, gerilim vs. Filmi seyredenler duştaki meşhur bıçaklı sahneyi de hatırlıyordur kesin.

20 Temmuz 2010 Salı

İmbat Motel - Çanakkale > Ayvacık

Temmuz ayındaki deniz tatilimiz sırasında keşfettik biz İmbat Moteli. Uzun süreden beri ilk defa bir tatile otel rezervasyonu yapmadan çıkıyorduk. Hazır çocuk filan yok, gezer bakar beğendiğimizde kalırız dedik. En kötü ihtimal arabada sabahlardık ki bu da bizim durumumuzda alınabilecek bir riskti.

18 Temmuz 2010 Pazar

Bay Nihat - Balıkesir > Cunda

Cunda' ya (Alibey Adası) gidildi mi, Bay Nihat a uğrayıp balık yememek olmazmış. Eeee biz de gittik tabi. Perşembe günü (Cunda müzik festivalinin ilk gecesi) saat dokuz civarlarında Bay Nihat’ taydık. Masalar doluydu ama neyse ki restoranın deniz tarafındaki son masayı kaptık.

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Cunda maceramiz

Aslında biraz da biz kasindik diyorum ama Cunda seyahatimizin Cunda macerasina dönüşmesi cok da planli bir sey degildi. Gecen seneki yaz tatilimizde soyle bir ugramistik Cunda ya kocamla. Aklimizda yer etmisti ya, bu seneki tatil planimiza ekleyelim dedik. Ama eklemeseymisiz de olurmus hani.