5 Aralık 2010 Pazar

15 Kasım 1976 Pazartesi

Doğumgünü geldiğinde en çok sevindiğim kişi kim diye düşündüm dün. Sandığınız gibi ben değilim aslında, kardeşim. Onun doğumgününü kutlamak benimkini kutlamaya sadece 1 ay, yılbaşına ise sadece 1,5 ay kaldı demektir. Yılın en bol hediye zamanı yani. Eskiden KDV fişlerini doldurma stresi de olurdu bu dönemde ama neyse ki kalktı o iş ortadan.


Tek çocuğu olan ailelere etraf hep ikinci çocuğu da yapın, ileride yalnız kalmasınlar filan der ya. İlk başta çok anlamlı gelmez belki bu söylenenler. Hatta kardeşi olanlar bile bazen buna çok inanmazlar. Ama bence kardeş olmak da evli olmak gibi yıllar geçtikçe anlamı artan bir durum.

Şimdi yaşı ortaya çıkacak ama erkek olduğu için çok farketmeyecektir; kardeşim bundan tam 34 sene önce doğmuş. İleride bu durum kayıtlara geçti diye hayıflanacağım belki ama fiziksel yaşın ne önemi var ki ruhunuz genç olsun. 34 yılda çok şey yaşadık onunla. Kızdığım zamanlar da oldu, yaptıklarını tasvip etmediğim zamanlar da. Ama kardeşi olan bilir, karşılıksız ve kayıtsız bir sevgidir, paylaşımdır kardeşlik. Kızgınlıklar, küskünlükler hep unutulur.

Dün gibi hatırlıyorum. Çok küçüğüz. O 5, ben de 10 yaşında filanız herhalde. Evin içinde kovalamaca oynuyoruz. Beni yakalayamasın diye balkon kapısını yüzüne kapadım. Hızını alamadı, eliyle cama vurarak açmaya çalıştı akıllı. Kırılan cam yüzünden avuç içinde koca bir yarık oldu tabi. Ne olduğunu bile anlamadan etraf kan gölüne döndü. Neyse hastaneye götürdü babaannemler. Minik avucunun içine küçük bir pens atarak kesiği tutturmuşlar. O kadar üzülmüştüm ki bana da sakinleştirici vermişlerdi. İnsan pek çok şeyi unutuyor da kardeşiyle ilgili iyi ya da kötü hiç bir anıyı kolay kolay unutmuyor. Bunun gibi bir sürü anı daha var hem de.

15 Kasım küçük kardeşimin doğum günüydü. Ne kadar büyüse de o hep küçük kardeş. Dilerim onu en az bizim kadar sevecek biri ile evlenir ve en az bizim kadar mutlu olur. İyi ki varsın küçük kardeş, iyi ki var ...

Hiç yorum yok: