Çok bilinen bir söz vardır "bekara karı boşamak kolay" diye. Pek çok olayda da kullanmışımdır da oyunculuk için söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Ne zormuş oyuncu olmak. Son dizisindeki göz dolduran performansı için de Kıvanç Tatlıtuğ' u takdir ettim bir kez daha. Hakikaten gelişim göstermiş; bu da bir başarı.
14 Aralık 2011 Çarşamba
13 Aralık 2011 Salı
Kırkından Sonra
Tecrubenin en guzel yani sanirim insanin kendisi tarafindan edinilmesine gerek olmamasi. Akilli insan baskalarinin tecrubelerinden de yararlanmayi becerebilen insan bence. Bu hafta kirk yasina basiyorum diye mi bilmem ben de su kirk sene icinde cogu zaman bir bedel odeyerek kazandigim kendi tecrubelerimden bir kac tanesini paylasmak istedim.
11 Aralık 2011 Pazar
Kolay Olmasa Gerek Doktorunu Secmek
Nilufer'in meme kanseri tedavisi icin Belcika'ya gidecegini radyoda dinlerken gozumun onunden kendi tedavi seruvenim gecti ister istemez. Bundan alti yil once dokuz kadindan biri meme kanserine yakalaniyor diyorlardi. Ben de sirkette calistigim kattaki sekiz kadinin hayatini kurtarmisim diyerek doktorlarimi eglendiriyordum. Doktorlarim diyorum, cunku bu donemde hayatiniza birden fazla doktor giriyor. Cerrahiniz, radyologunuz, onkologunuz, radyoterapistiniz ve jinekologunuz.
Hayati Kacirmamak
Hayati hic kacirmadan dolu dolu yasayan insanlara gipta etmisimdir hep. Bense hep bir kacirma halinde gecirdim yillari. Neyseki problemi erken tespit ettigim icin cozmek de kolay oldu.
Herkes boyle degildir eminim.
21 Kasım 2011 Pazartesi
Net Altmış Sekiz Metrekare
Evlendikten sonra ilk beş yıl net 89 metrekarelik bir dairede yaşadık kocayla. Dairenin ilk planlarında iki oda, bir salon, bir banyo ve bir de küçük tuvalet varmış. Ancak sonra nedense inşaat aşamasında küçük tuvaleti portmantoya çevirmeye karar vermiş birileri ve daire iki oda, bir salon, bir banyoya dönüşmüş.
20 Kasım 2011 Pazar
Uzun bir aranın ardından
Farkettim de neredeyse bir yıldır bir yazı yayınlamamışım. Diğer bir deyişle bir yıldır başkaları için pek çok şey yapmışım ama kendim için daha az şey yapmışım.
2012 yılının daha çok yazdığım, daha çok okuduğum bir yıl olmasını diliyorum...
11 Temmuz 2011 Pazartesi
Kafika
Kafika ile 2000 yılında tanışmış olsam da mekanı gidip görmem ancak bu sene kısmet oldu. Düşündüm de adını duyup da, önünden geçip de bir mekana gitmemek ya da gidememek İstanbul'da yaşamanın bir özelliği. O kadar çok alternatif var ki şehirde, ömrüm boyunca her gün farklı bir şey deneyebilirim. Bir günüm bir günümü tutmayacaktır İstanbul'da yaşarken.
10 Temmuz 2011 Pazar
Yardımcı Kadın Kabusum
Yazmayayım yazmayayım diyorum. Olmuyor. Yazmazsam çatlayacağım. Eminim herkesin özel hikayeleri vardır eve temizliğe gelen yardımcı kadınlarla. Benim de, maaşallah her biriyle ayrı güzellikte bir hikayem var. En güzelleri -belki de en tazeleri olduğu için- sadece 3 haftadır evime temizliğe gelen kadınla. Biz ona şimdilik Sadıka diyelim.
9 Temmuz 2011 Cumartesi
Bonjovi - Turk Telekom Arena > İstanbul
Bonjovi konser vermeye İstanbul' a gelir de gitmemek olur mu hiç. En son 18 sene önce gelmiş. Bir 18 sene daha bekleyecek değiliz ya. Zaten Sir Elton Jonh' u da kaçırmışız. Sağolsun koca hemencecik hallediverdi bilet işini. 8 Temmuz Cuma gecesi -Biletix sağolsun bilet üstünde saat 21:00 yazdığı halde- nedense 20:30' da başlayan konsere Bonjovi' nin sahneye çıkmasından biraz sonra ulaştık. Bizi beklemeyerek ayıp etti Jon Bonjovi ama neyse artık affettik bu seferlik. Apar topar sahne önündeki yerimizi aldık ve harika bir performans seyrettik 2,5 saat boyunca.
7 Temmuz 2011 Perşembe
Kısa bir aranın ardından
Küçük bir aradan sonra yeniden yazmaya başlıyorum ...
İlk yazım 8 Temmuz Cuma günü gitmeyi planladığım BONJOVİ KONSERİ ya da 5 Temmuz günü gittiğim Cihangir deki KAFİKA ....
Haftasonu görüşmek üzere ...
İlk yazım 8 Temmuz Cuma günü gitmeyi planladığım BONJOVİ KONSERİ ya da 5 Temmuz günü gittiğim Cihangir deki KAFİKA ....
Haftasonu görüşmek üzere ...
2 Mart 2011 Çarşamba
Vicky, Cristina, Barcelona
İstisnalar mutlaka vardır ama insanlar evlenince, bekarken gittiği kadar yoğun gidemiyor sinemaya. Hele bir de çocuk filan varsa sinema programı yapmak gittikçe zorlaşıyor. Sinemada patlamış mısır ve kola eşliğinde büyük ekranda film izlemek ayrı bir keyif tabii ama sıcacık evimde, ışıkları kapatıp, salondaki kanapede yataya geçerek film izlemeye de bayılıyorum şu aralar.
Eskişehir Seyahati
Siz hiç Eskişehir' e gittiniz mi ? Ben gitmemiştim, en azından bu seneye kadar. Gidip de döndükten sonra da kendi kendime dedim ki "yahu niye gitmemişim bu kadar senedir".
1 Mart 2011 Salı
Body Worlds Sergisi - Karaköy Antrepo > İstanbul
İki hafta önce Cumartesi günü, hakkında hiç bir fikrim olmasa da, kocamın etkinlik takipçisi özelliği sağolsun, "Body Worlds" Türkçe adıyla "Orijinal Vücut Dünyası" sergisindeydim sabahın 10' unda. Koca biraz biliyordu da ben hepten cahil gitmişim sergiye. Siz de benim gibi sergi hakkında hiç bir şey okumadan girdiyseniz ve girişteki yazıyı da okumadıysanız, başlangıçta, sergilenen vücut parçalarının balmumu filan gibi bir malzemeden yapıldığını düşünürsünüz kesin. Neyse ki bu yanılgıyı önlemek için vücutlarını bu sanatsal sergi için bağışlamış kişilere bir teşekkür yazısı ile başlıyor sergi.
28 Şubat 2011 Pazartesi
Aşk Tesadüfleri Sever - İstinye Park > İstanbul
Yoğun geçen bir haftanın ardından Cuma akşamı için tek istediğimiz, bir kova patlamış mısır ve kola eşliğinde, sabun köpüğü tadında bir film izlemekti. Türü çok da önemli değildi ama alternatifler de kısıtlı olunca fazla da düşünmeden aldık biletimizi "Aşk Tesadüfleri Sever" filmine. Genç kuşaktan popüler iki isim ile çevrilmiş klasik bir aşk filmidir herhalde diyerek girdik salona.
Cirque du Soleil / Saltimbanco - Abdi İpekçi Arena > İstanbul
Kültür olarak çok planlı programlı olmayı bilmediğimizden mi nedir ben çok sevmem öyle aylar önceden alınan biletleri. İşimiz filan çıkabilir diye düşünürüm hep. Spontan yaşıyoruz ya aklınca. Neyseki kocam benim gibi değil. Buldu mu güzel bir etkinlik, bir yıl sonraya da olsa hemen alıverir biletlerini, hem de en iyi yerlerden.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)